19 Şubat 2012 Pazar

Atatürk Döneminde MEB'de Torpil Nasıl Yapılıyordu ?

Yıl 1934, o dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Ulus'tadır. Bakan ise Niğdeli Abidin ÖZMEN'dir.
Bakan, makamında çalışmaktadır. Kapı çalınır. Bakanın gür sesi: "Giriniz!" Atatürk'ün yaverlerinden biri, yanında iki çocukla makama girerler. Konuklara yer gösterir ve zarfı açar. Atatürk'ten gelen bir mektuptur bu: “Bay Abidin ÖZMEN, Milli Eğitim Bakanı..."
Abidin ÖZMEN zarfı özenle açar ve mektubu dikkatle okur: "Yaver Bey'le, size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocukları, uygun göreceğiniz, bir liseye (parasız yatılı olarak) kaydını yaptırın..."
Bu, Atatürk'ün bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir. Bakan ÖZMEN, Orta Öğretim Genel Müdürünü çağırtır ve şu direktifi verir: "Yaver Bey'in yanındaki bu iki çocuğun evrakını alınız ve bu çocukların Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp her ikisi için de üçer yıllık paralı yatılı makbuzlarının veli ve ödeyen hanesine Atatürk'ün ismini yazdırarak bana getiriniz." der.
Bakanın emri yerine getirilmiştir. Abidin ÖZMEN de kısa bir mektup yazarak Yaver Bey'le Atatürk'e yollar.
Mektubun içeriği şöyle: "Muhterem Atatürk, Yaver Bey'le göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi biri bulunduğu için; bu çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi. Bu nedenle her iki çocuğun da emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Çocukların üçer yıllıkokul taksitlerine ait makbuzları ekte takdim ediyorum..."
Atatürk bu mektup üzerine, devrin Başbakanı İsmet İnönü'ye telefon ederek: "Bak senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı." diyerek olayı anlatmış. İnönü, Bakan adına özür dilemiş.
Atatürk: "Yok! demiş özür dileme. Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve doğruyu gösterebilse."

Tarihi değeri olan ve hiçbir yerde yayımlanmayan bu anının unutulup gitmesine gönlü razı olmayan bakanın yeğeni yüksek mimar H. Rahmi ÖZMEN, 15.08.1985 günü bu mektubu gazeteci yazar Vahap Okay'a iletir. O da 15.09.1985'te gazetesinde yayımlar. İşte devlet böyle kurulur, devlet böyle adamlarla yönetilir.... 

14 Şubat 2012 Salı

Müşfik Kenter'den AŞK...


Yalnız Olanlara;
Aşk bir kelebek gibidir,peşinden koştukça hep senden kaçar..
En iyisi bırak uçsun, inan ki hiç beklemediğin bir anda gelip omzuna dokunu verir...
Aşk mutlu eder, bazen de üzer ama aşk özeldir, aşkını hak eden birine sunarsan eğer.."

Sevgilisi Olanlara;
Aşkın amacı birileri için "mükemmel insan" olmak değildir,
Seni mükemmelliğe en çok yaklaştıracak insanı bulmaktır..

Çapkınlara;
Sevmediğin birine asla "seni seviyorum" deme..
İçinde olmayan duygulardan varmış gibi söz etme..
Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme..
Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,
çünkü birine verebileceğin en büyük acı,
Aşık olmadığın birini kendine aşık etmektir...

Evli Olanlara;
Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" diyendir...
"neredesin" yerine "ben buradayım"diyendir..
"nasıl yaparsın" yerine "niye yaptığını anlıyorum" diyendir..
ve aşk "keşke" yerine daima "iyi ki"diyendir...

Kalbi Kırık Olanlara;
Kalp yarası siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer ve ilacı bu acıya  alışmak değil,
ondan ders çıkarabilmektir.

Aşık Olmaktan Korkanlara;
Aşka düş ama tökezleme,anla ama bekleme,
paylaş ama isteme, yaralan ama asla acıyı içinde büyütme...

Sevdiğini Fazla Sahiplenenlere;
Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey varsa,
o da sevdiğinin seninle mutsuz  olduğunu görmektir..

Aşkını İtiraf Etmeye Çekinenlere;
Sevdiğinden ayrılınca aşk acı verir,
sevdiğin seni terk edince daha da çok acı verir ama en acısı,
onu ne kadar  sevdiğini bilmesine hiç fırsat vermemektir..

Dönmeyecek Birini Hala Bekleyenlere;
Hayatın en hüzünlü anı, deli gibi sevdiğin
insanın buna hiç değmediğini gördüğün  andır ve
en büyük kaybın onun için harcadığın yıllardır...
Senin aşkını şu gün hak etmeyen,  bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir...
Bırak, gitsin...