9 Eylül 2012 Pazar

İbret Verici Bir Fotoğraf




"Afrikalının yüzü kara olabilir...Ancak Avrupalı yüz karasıdır...!!"

BİR FOTOĞRAF


Bu fotoğraf, 1900′lü yılların başında, Belçika Kralı II. Leopold’un Afrika’daki sömürgelerinden biri olan Kongo’da, bir din adamı tarafından gizlice çekilmiş.Fotoğraftaki adam, kendisi gibi köle olan ve yeterince kauçuk toplayamadığı için cezalandırılan 5 yaşındaki kızının kesilen sol eli ve sağ ayağına bakıyor. Bu korkunç fotoğraf 1885 ve 1908 yılları arasında Kral Leopold’un Afrika’daki hakimiyeti süresince işlenen 5 milyon cinayet ve sayısız işkenceden sadece birisinin tanığı ve Kral Leopold’un, Afrika’da sahip olduğu topraklardan elini çekmesi ile sonuçlanan medya tepkisini başlatan belgelerden birisi. 

İnternet’te bu fotoğrafın altındaki tartışmalardan birisinde Belçikalı olduğunu söyleyen biri şu yorumu yazmıştı: “Belçikalıyım, dahası bir tarihçiyim. Belçika’nın geçmişindeki bu utancın 4 yıl boyunca aldığım dersler içinde bir kez olsun tartışılmamış olmasını son derece dehşet verici buluyorum”. Dünya üzerinde benzer haksızlıkların hiç yaşanmamış olduğu bir karış toprak dahi yok. Bu zehrin yegane antikoruysa insanın çirkinliğe yatkın doğasını kabullenip uğursuz tarihini öğrenmesi. Nitekim ‘öğrenmek’, vakti geldiğinde benzeri haksızlıkları tanıyıp dur diyebilmenin biricik yolu. İronik olansa, bu iş için en uygun yer olması gereken eğitim sisteminin, otoritenin nezaretinde beklenenin neredeyse tam tersi bir işlev üstlenmiş olduğu gerçeği...






7 Eylül 2012 Cuma

1 Eylül 2012 Cumartesi

Çivi


Bir zamanlar oldukça kırıcı karaktere sahip bir çocuk vardı. Bir gün babası çocuğa bir çuval dolusu çivi vererek, her sinirlendiğinde ya da birisiyle münakaşa etmek durumuna geldiğinde bahçe çitine bir çivi çakmasını söyledi.

Birinci gün çocuk bahçe çitine tam 37 çivi çaktı.
İlerleyen haftalar içinde çocuk, kendisini kontrol etmeyi öğrenmeye başladı ve bahçe çitine çaktığı çivi sayısı hergün azalmaya başladı. Sonunda çocuk, her sinirlendiğinde bahçe çitine çivi çakmanın onu rahatlattığını ve kendisini kontrol etmesini kolaylaştırdığını farketti.
Ve nihayet çocuğun bahçe kapısına çivi çakmaya ihtiyaç duymadığı gün geldi.

Hemen babasına gitti ve bugün bahçe kapısına hiç çivi çakmadığını söyledi.

Babası ona bu kez de, bahçe kapısına çakığı çivilerden her gün bir tanesini sökmesini söyledi.  Çocuk sevincini ve kızgınlığını kontrol etmeyi başarmıştı.

Uzun günler sonra çocuk babasına gelerek bahçe kapısındaki tüm çivileri söktüğünü söyledi.
Babası oğlunu bahçe kapısının önüne götürüp dedi ki:
‘Oğlum, sen iyi bir iş başardın. Ama bir de şu kapıda bıraktığın deliklere bak. 
Bu kapı artık asla eskisi gibi olamayacak.
Birisiyle kavga ettiğin ya da kalbini kırdığın zaman, o kişide tıpkı bu delikler gibi bir yara açmış olursun.
Birisini kırabilir ve sonra da özür dileyebilirsin.
Fakat o yara her zaman kalacaktır.  
Defalarca özür dilesen de o yara kalıcıdır.
Birisini kelimelerle yaralamak, o kişiyi fiziksel olarak yaralamak kadar kötüdür.’


Dostlar ender bulunan mücevherlerdir.
Onlar seni mutlu eder ve destek olur.
İhtiyacın olduğunda seni dinlemeye hazırdırlar.
Her zaman arkandadırlar ve yürekleri sana açıktır.
Dostlarına onları ne kadar sevdiğini göstermelisin…



‘Dostluğun en iyi yanı, sırlarınızı açabileceğiniz birisi olmasıdır.’
(Alessandro Manzoni)