Murat Sevinç'in "Ağır hasta bir toplumda, şans eseri yaşamak…" adlı 02.10.2015 tarihli yazısından
Hastayız
çünkü. Ağır bir şekilde hastalandı bu toplum. Akıldan yoksun. Başına
gelebilecek en vahim işlerden biri oldu ve aklını kaybetti. Ne kadar vardı
tartışılır ama olan da yok artık belli ki. Yalnızca akıl değil, yaşamlarımızın
belli anlarında nadiren karşılaştığımız cüzi miktar ahlakını ve vicdanını, çok
nadir de olsa tanık olduğumuz nezaketini de yitirdi.
Ne kaldı geriye? Gelenek görenek mi? Boş geçin bunları. Demokrat Parti’nin son yılları gibi, insanlar camilerini, kahvelerini ayırma noktasına geldi. Biri ‘Allah bir’ dese, diğeri ‘iki’ diyor. Ne geleneği, ne göreneği, ne birlik beraberliği? Bu denli ahmaklık, bu denli aymazlık, bu denli kuralsızlık, bu denli acımasızlık, bu denli saçmalık…
Sonsuz kere yinelense yeri: Her toplumu bir arada tutan, insanların birbirinin gözünü oymadan yaşamalarını sağlayan başlıca üç kural demeti var. Hukuk kuralları, ahlak kuralları ve din kuralları. Bu üçünün ‘kesiştiği’ anlar çok. Örneğin ‘hırsızlık’ fiili gibi. ‘Suçtur’, ‘ayıptır’ ve eğer inanıyorsanız ‘günahtır.’
Bir de ‘çeliştiği’ anlar olur. Çelişme anında öncelik ‘hukuk’kurallarınındır, çünkü arkasında ‘kamu otoritesi’ bulunur. Ahlak dışı bir iş ayıplanır, dine aykırı bir iş dindarlar tarafından kınanır, hukuk dışı bir iş ise diğerlerinden farklı olarak ‘cezalandırılır.’
...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder