Bir Zamanlar Maziye Bak / Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR
Bugünün karmaşa ortamında yaşayan talihsiz gençlerine, metroya göğüs göğüse girerken anlatıyorum. Hikâye gibi. “Bizim gençliğimizde tramvaylar vardı. Girince oturmazdık, nasıl olsa biraz sonra bir büyük gelecek diye. Maçlara giderdik. Şeref Stadı, Dolmabahçe, Fenerbahçe. Biletimizi alıp giriyorduk içeri. Yanımızda kim oturuyor, hangi takımı tutuyor, hiç böyle bir sorunumuz yoktu… Kavga yok, sopa yok, bıçak yok. Ayrı takımları tutanlar şakalaşıyoruz maçtan çıkarken. Kadırga talebe yurdunda kalıyordum. Çeşitli fakültelerden öğrenciler var, çalışıyor yoruluyoruz. İçimizden biri ‘Hadi çocuklar şöyle bir keyif yapalım, Beyoğlu’na çıkalım’ diyor. Sevinçle giyinmeye gidiyoruz. Hazırız, bir kişi eksik, o geliyor biraz üzgün. ‘Çocuklar ben sizinle gelemem, doğru dürüst bir gömleğim, kravatım yok’ diyor.”
Anlattıklarıma gençler gülüyorlar. Kadırga’da tren yolunu aşınca pırıl pırıl bir deniz, tertemiz. Atla içine, istersen sandalla açıl. Geceleri sandalla Çakıl Gazinosu’na uzanabiliyoruz. Müzeyyen Senar şarkı söylüyor orada, içeri giremeyiz ya. Ama onu denizden sandalda dinlememize kim engel olabilir? “Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik…” O aynı sandalla 1 Mayıs’ta kürek çekerek adalara gidip geliyoruz. Kayıkçılar deli olacaktı bu cüretkârlığımız karşısında. Kadırga yokuşunu tırmanıp tıp fakültesine varınca dünyanın ünlü bilim insanlarını dinliyoruz. İstanbul Üniversitesi Alman faşizminden kaçan bu büyük bilimcilere kucak açmış. Ne kadar şanslıyız. Eric Franc’ı, Winterstein’ı, Schawartz’ı dinlemek ne ayrıcalık!..
Çocuklar, daha gerilere gidersek çocukluğumda Urfa’da tiyatro seyrediyoruz, yüzme yarışları izliyoruz. Annemin ve babamın da aralarında olduğu o eli öpülesi öğretmenler sahnede… Schuman, Offenbach, Schubert fon muziği. Kim Türktür, kim Kürt, kim Arap, kim Yahudi, yok böyle bir soru. Ne bileyim ben, etnik kökenimi niye araştırayım? Annem gâvur İzmir’den gelmiş, babamın sülalesi Divriği’den… Emperyalizme karşı hep birlikte ilk bağımsızlık savaşını vermiş Anadolu halkındanım, övünüyorum bununla. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal bir ümmet toplumundan bir ulus yaratmış. Buna Türk milleti deniyor, alt kimlik üst kimlik yok o yıllarda. Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalar önünde eşit vatandaşları var. İnsanım her şeyden önce. İnsan gibi yaşamak istiyorum, uygarca, sömürüsüz bir dünyada… Atatürk adı verilmiş mucize bir insan var tüm cihanda saygı uyandıran. “İnsanlık idealinin âşık ve mümtaz siması…” O bize yüzyıllarca yoksun kaldığımız çağdaşlığın, aklın, bilimin yolunu gösteriyor. Anzaklara seslenerek hümanizmin en yüce örneğini veriyor. Çocuklar, şu elimde tuttuğum Cumhuriyet gazetesinin tirajı yıllar içinde 120 bine çıkıyor. Bu gazete aklın, bilimin, uygarlığın, sanatın, emeğin, emekçinin savunucusu. Onun için de Atatürkçü. İnsanlarımızın çağdaşlığa özlemi var, yavaş yavaş bir ümmet toplumu olmaktan kurtuluyoruz, birey yaratıyoruz. Özgür düşünebilen bilinçli yurttaş yetiştiriyor Türkiye Cumhuriyeti. Evet, sonra ne oluyor da bugünkü büyük kargaşanın, büyük kaosun içine düşüyoruz?.. Bu uzun bir hikâye çocuklar. Çok partili düzene nasıl girdik? Aydınlanma, çağdaşlaşma çabaları nasıl engellendi, hangi uğurda yapıldı bu? İktidara gelenler Türkiye’yi 60 yıldan beri nasıl yönettiler? Köy Enstitüleri, Halkevleri yıkılmasa, öğretim birliği yok edilmese idi, toprak reformu yapılsa, feodal düzene son verilseydi bugünlere gelir miydik?.. Ülke nasıl böyle kamplara bölündü?..
Yakın tarihimizi çok iyi okumanız, öğrenmeniz lazım çocuklar. Onu size okullarda anlatmıyorlar, Kurtuluş Savaşı nasıl verildi, hangi koşullarda, cumhuriyet devrimleri nasıl gerçekleştirildi, öğrenmiyorsunuz… Onun için bugünü iyi değerlendiremiyorsun uz. Çağdaş değerlerden, aydınlanmadan, bağımsızlık ülküsünden uzak düşmüş, koltuk ve iktidar düşkünü politikacılar bu güzelim ülkeye ve onun halkına çok pahalıya mal oldular ve olmakta devam ediyorlar. Bugün çok sözü edilen askeri darbeler bu politikalardan bağımsız değildir. Bu kâbustan, bu karanlıktan çıkmamız lazım, sizin kuşaklara büyük görev düşüyor...
http://www.ilk-kursun.com/2009/12/bir-zamanlar-maziye-bak/
1 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder