15 Ocak 2010 Cuma

Nazım'dan...


24 Eylül 1945 
En güzel deniz: 
Henüz gidilmemiş olanıdır. 
En güzel çocuk: 
Henüz büyümedi. 
En güzel günlerimiz: 
Henüz yaşamadıklarımız. 
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz: 
Henüz söylememiş olduğum sözdür... 



Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın,
bir sincap gibi mesela, 
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, 
yani bütün işin gücün yaşamak olacak


Seviyorum Seni 
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi 
Geceleyin ateşler içinde uyanarak 
Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi, 
Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, 
Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi. 
Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi. 
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık 
İçimde kımıldanan birşeyler gibi 
Seviyorum seni 'yaşıyoruz çok şükür' der gibi. 


DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU

Akrep gibisin kardesim,
korkak bir karanlik içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardesim,
serçenin telasi içindesin.
Midye gibisin kardesim,
midye gibi kapali rahat.
Ve sönmüs bir yanardag agzi gibi korkunçsun, kardesim.
Bir degil,
bes degil,
yüz milyonlarlasin maalesef.
Koyun gibisin kardesim,
gocuklu celep kaldirinca sopasini
sürüye katiliverirsin hemen
ve adeta magrur, kosarsin salhaneye.
Dünyanin en tuhaf mahlukusun yani,
hani su derya icre olup
deryayi bilmiyen baliktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eger ve hala
sarabimizi vermek
için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
-demege de dilim varmiyor ama-
kabahatin çogu senin, canim kardesim

demiş
NAZIM HIKMET

Hiç yorum yok: