4 Nisan 2010 Pazar

Anadolu İnsanımızın İnce Düşünceliği


Kültürümüzle gurur duyalım ve onu yaşatmaya çalışalım.

“Tıp Fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. Gençtim, bekârdım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi. Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey de diyemiyordum. Saatler epey ilerledi ama yine bir hareket yoktu.  Evin büyüğü olan hacıanneye sıkılarak sordum:
"Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?" Hacıanne:
"Evladım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz" dedi.
Merak ettim, tekrar sordum:
"Trenden sizin bir yakınınız mı inecek?" Hacıannenin cevabı inanılacak gibi değildi:
"Hayır evladım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok. Ancak burası uzak bir yer. Trenden buraların yabancısı birileri inebilir. Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır. Buraların  yabancısı biri geldiğinde, ışığı yanan bir ev bulsun diye bekliyoruz."”

Prof. Dr. Saffet Solak

12.08.2006 tarihinde maillere düşen bir yazıdan . . . Anı sahibi
Saffet Bey'in hoşgörüsüne sığınarak . . .

Hiç yorum yok: